Her biri birbirinden farklı konulara değinmiş ve kompozisyon tadında çizilmiş başarılı çalışmaları sizlerle paylaşmak istedik. Çizenlerin bakış açısına sağlık...
welcometonesi®yah
Friday, April 13, 2018
Thursday, April 12, 2018
Paraşüt İle Tarım Alanlarımıza Atıldığı İddaa Edilen Böcekler
Bursa’nın İnegöl ilçesinde ceviz üretimi yapan çiftçi Mustafa Kaplan, bahçesinde ağaçlarını ilaçladığı esnada gökyüzünden önüne bir poşet düştü. Düşen poşet içerisinden çıkan böcekler uçuşmaya başladı. Binlerce böceği gören çiftçi Kaplan, ne olduğunu anlayamadan böcekleri elindeki ilaçla öldürmeye başladı. Böceklerin hangi cinsten olduğunu çözemeyen çiftçi, öldürdüğü böcekleri ve paraşütü alıp İnegöl Ziraat Odasının yolunu tuttu.
Olayla ilgili bilgisine danışılan Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Dalı Başkanı Prof. Dr. Erol Yıldırım, araştırmalarında rastladığı böcekle ilgili açıklamalar yaptı.
Olayı anlatan çiftçi Mustafa Kaplan, “Tarlamdaki ceviz ağaçlarını ilaçlamaya gittim. Tarlamda paraşüt şeklinde bırakılmış bir poşet buldum. Poşete yaklaştığımda içerisinden böcekler uçuşmaya başladı. Ben de sırtımdaki ilaç pompasıyla bir kısmını öldürdüm. Bu tür böceği ömrümde ilk kez gördüm. Hangi cins olduğunu bilmediğim böcekleri Ziraat Odasına getirdim. Keneye de, patates böceğine de benziyor gibi ama ne olduğunu ne amaçla atıldığını anlamadık” dedi.
ARAŞTIRMA BAŞLATILDI
İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ise, “Hayatımız tarım sektöründe geçti. Bu güne kadar böyle bir böcek cinsini görmedim. İlk bakışta patates böceğine benziyor gibi ama o da değil. İlginç bir cins. Bunun içindeki milyonlarca böcek havadan paraşütle atılmış. Elle yapılmış bir paraşüt. Bu memlekette görmediğimiz böcek cinslerini de görmüş olduk. Zaman zaman aramızda da konuşuruz, biyolojik mücadeleyle ilgili. Eskiden patates böcekleri ve farklı böcekler yoktu. Sonradan ülkemizde ortaya çıkmaya başladı. Bunu çiftçimiz fark etmiş. Belki de bunu Türkiye'nin farklı bölgelerine de bıraktılar. Tarım sektörümüzle, bitkisel genetiğimizle de oynayan ülkeler var. Basit bir şey gibi görünüyor ama bu ürünlerimize veya topraklarımıza zarar verebilir. Bu böceklerini örneklerini, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Laboratuvarı’na göndereceğiz. Böceklerin hangi cins veya neye zarar verdiğini görmüş olacağız” diye konuştu .
Kaynak: İHA
Wednesday, September 21, 2016
Wednesday, June 22, 2016
2.DÜNYAMIZ MARS'A DOĞRU
2.DÜNYAMIZ MARS'A DOĞRU
Dünyanın Beklediği O Olay !..
Dün gece gökyüzünde dolunaya baktığımda: "Vayyyy be adamlar 16 Temmuz 1969 da Ay'a ayak bastılar. Yıl oldu 2016..."dedim. :) O günkü insanlar için, belki de insanlık tarihi için en büyük adımdı bu. Şimdi sıra Mars'ta.
Apollo'dan sonra sıra Mars'ı keşfedecek ve ilerleyen yıllarda insan taşıması planlanan Orion uzay aracı fırlatıldı.
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) uzun çalışmalar sonucunda tasarladığı uzay kapsülü Orion’u, insanlığın şimdilik gidebileceği en uzak
noktaya göndermeye çalışacak.
Delta IV isimli roketinin taşıyacağı Orion’un fırlatılması Türkiye saati ile 14.05’te gerçekleşti. Uzay kapsülünün dünyadan 5 bin 800 kilometre uzağa gönderilmesi
planlanıyor.
Bu mesafe aynı zamanda Apollo'dan sonra insan yapımı bir uzay aracının uzayda kat ettiği en uzak mesafe sayılacak.
Orion yaklaşık 3 metre uzunluğunda ve 5 metre
genişliğinde ve en güçlü radyasyona karşı epey bi dayanıklı.
İçindeki
mürettebatı her türlü tehlikeye karşı koruyabilecek biçimde tasarlanan
Orion’daki astronotlar tehlikeli bir durum yaşadıklarında, belki de birşeyler yolunda gitmediği anda 6 gün hayatta
kalabilecek ve dünyaya geri dönebilecek.
NASA’nın en büyük roketi Delta IV roketiyle uzaya fırlatılacak olan
Orion ile ilk insanlı görevi 2021’de gerçekleştirmesi bekleniyor. 2021'de internet haber sayfalarında ve gazetelerde, canlı yayında Tv kanallarında "MARS'A AYAK BASTIK." ya da "2.DÜNYAMIZA İLK ADIM" başlıklarını şimdiden gözümde canladırabiliyorum.
Friday, October 9, 2015
Japon Eğitim Sistemi
Japonya'nın Eğitim Sistemi
Japonlar denildiğinde aklınıza direk: akıllı, dikkatli, teknolojinin dehası, çok kitap okuyan, zeki insanlar gelir. Hatta bazılarının aklında o dehşet veren olayı: Atom Bombasını da çağrıştırabilir. Eminim bazılarının da gözünde Honda, Mitsubishi, Sony, Toshiba, Seiko falan canlandı. :)
Peki Japonlar nasıl bu kadar başarılı olabiliyorlar. Sizce sıkı eğitim sisteminden olabilir mi?
İşte Japon eğitim sisteminde öne çıkan bazı farklılıklar:
Japon Eğitim Sistemi bireyin kendisini sorgulamasına ve çalışma davranışını sürekli bir alışkanlık haline getirmesi gerekliliği üzerine kurulmuştur. Müfredatları Japonya'nın kültürünün temel değerlerinin öğretilmesine dayanır. Japon öğrenciler akademik başarı olarak uluslararası başarı ortalamasının üzerindedirler ve okullarda derslere "devam zorunluluğu" vardır.
Japonya’da ulusal bütçenin %12’si eğitime ayrılırken, askeri harcamalarda bu oran
yalnızca %7'dir. Japonya'da okur-yazarlık oranı % 99’dur.
yalnızca %7'dir. Japonya'da okur-yazarlık oranı % 99’dur.
İlkokul düzeyinde bir öğretmene ortalama
25 öğrenci,Orta öğretimde 18 öğrenci ve
Yüksek öğretimde de yalnızca 11 öğrenci düşmektedir.
Yüksek öğretimde de yalnızca 11 öğrenci düşmektedir.
Japonya’da zorunlu eğitim süresi 9 yıldır. İlk 6 yıl ilkokul, ve Son 3 yılı da ortaokuldur. Zorunlu eğitim
6 yaşında başlar ve 15 yaşına kadar sürer.
Japonya’da okul yılı , 1 Nisan’da başlar ve 31 Mart’ta sona erer. Eğitim: Nisan-Temmuz, Eylül-Aralık ve Ocak-Mart olmak üzere
üç dönem halinde yapılır. Haftada 5,5 gün (Cumartesi öğlene kadar) okula
gidilir. Yılda 240 iş günü eğitim verilir.
Japonya'da bütün devlet okullarında Japon TV Kanalı (Nippon Hosa Kyokai) tarafından hazırlanmış radyo ve televizyon sistemimevcuttur.
Öğrencilerin saç ve kıyafet düzeni ilk kez ortaokulda uygulanır. Üniforma giymeleri mecburidir. Kılık kıyafet düzenlemesi ile birlikte ilkokuldaki disiplin ve ciddiyet, ortaokulda daha da artırılır.
Japon okullarında müstahdem veya hizmetli yoktur. Okulun temizlik de dahil olmak üzere bütün işlerini öğretmen ve öğrenciler işbirliği içinde yapar. Öğrencilere temizlik sorumluluğunun yanı sıra eşitlik ve işbirliği ruhu da kazandırılmak hedeflenmişttir.
Okulların tatile girmesi ile öğrencilerin boş bırakılacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu sebeple tatillerde yüklü ev ödevleri ve proje araştırmaları verilir.
Ülkemizde 30 kişilik bir sınıfın öğretmnesiz kaldığını düşünün. Sizce ne olurdu? Sınıfa başka bir öğretmen ya da idareci girer ve birşeyler yapmaya çalışırdı değil mi? Peki aynı şey Japonyada bir okulda olsa? Japonya'da yedek öğretmen kavramı diye birşey yoktur. Öğretmen gelmediğinde öğrencilerin sessiz bir şekilde sınıfta ders çalışmaları beklenir ve öyle de yaparlar.
Zorunlu eğitim süresince tüm öğrenci ve öğretmenler devlet tarafından belirlenene ve okullarda hazırlanan aynı yemeği yerler. Öğrenciler için yemekhane yoktur. Öğrenciler yemeklerini sınıflarında yerler. Kimse yemeğini ziyan etmez ve son lokmaya kadar yerler. Öğrencilerin hepsi "Temiz Tabak Kulübünün" doğal üyesidir.
Özellikle Avrupa ve Amerika'da görüp duyduğumuz özgür eğitim ortamı kavramını Japonya'da
pek göremeyiz. Çünkü Japonlar grup kurallarıyla öğrenciyi kontrol altında tutmayı hedefler.
Thursday, October 8, 2015
Snellen Göz Tarama Testi
Snellen Göz Tarama Testi
Öğrencinin,sağlıklı bir eğitim-öğretim hayatı sürdürebilmesi için iyi görmesi gerekir. Eğitim ve öğretimin görme ile doğrudan
ilişkisi vardır.
Snellen Göz Tarama Testi
Çocuklar kendi görme sorunlarının farkında olmayabilirler. Hatta ebeveynleri dahi bunu fark edemeyebilir. Bu durum ise öğrencinin öğrenmesini güçleştirdiği ve sosyal
ilişkilerini de olumsuz yönde etkileyebileceği aşikardır.
Okullarımızda uygulayabileceğimiz Snellen Göz Tarama Testi, Yönergesi, Aile Bilgi Formu vs. aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
Wednesday, October 7, 2015
Şizofreni (Schizophrenia) Hakkında Bilmemiz Gerekenler
Şizofreni (Schizophrenia) Hakkında Bilmemiz Gerekenler
Şizofreninin adlandırılmasını ilk kez Eugen
Bleuler (1857-1939) yapmıştır. Bu hastalığa: zihin yarılması-bölünmesi
anlamına gelen şizofreni (schizophrenia) kelimesini 1911 yılında
literatüre kazandırmıştır. Erken yaşta bunama, unutkanlık durumuna
duygu,düşünce ve davranışlar arasındaki bölünmenin de eşlik ettiği bir
rahatsızlık olarak tanımlanmıştır.
Şizofreni her ne kadar halk tarafından çoklu kişilik olarak bilinse de aslında Bölünmüş Akıl manasına da gelir ve aslında bir beyin hastalığıdır.
Aslında herkeste az çok bazı şeylere takıntılı olma durumu vardır. Buna tıp literatüründe "Obsesyon" denilmektedir.
Şizofreni
Rahatsızlığında Genetik etmenlerin etkili olduğu bilinmektedir, ancak
çevresel faktörlerin de oldukça etkili olduğu komplex bir
rahatsızlıktır. Yani: Diğer insanlardan, başarısızlıktan, gelecekten
korkma durumu, cinsel taciz, travma, aşırı öfke, özgüven ve özdeğer
eksikliği yaşama, utanç, suçluluk vs. gibi çevresel faktörlerin etkisi
olabilir.
Metabozlizmada Dopamin hormonunun salgılanmasındaki artış: insanın
gerçek dünya ile ilişkisini algıda zayıflığa yol açar ve zamanlama ile
ilgili sorunlar hissettirir. Halüsilasyonlar görür, Sanrı nöbetleri
geçirir.
Şizofrenler hastalıklarının var olduğunu kabullenmezler, hatta kendilerini diğer insanlardan daha üstün görme tutumu sergileyebilirler. Gördükleri sanrıların gerçekliğine, somutluğuna inanırlar.
Halüsinasyonlar ve yanılsamalar şizofreninin en belirgin işaretleridir.Halüsinasyonlar hatalı duygusal deneyimler, yanılsamalar ise yanlış ve kanıtlanamayan inançlardır.
Rahatsızlığını kabul etmeme ya da farkında olamama sebebi ile geç kalınırsa tedavi neredeyse imkansız hale geliyor.
Şizofreni ile alakalı yanlış bilinen bilgilerden biri de: Bu hastaların çevrelerine karşı saldırgan davranışlar sergilediklerinin sanılmasıdır. Aksine şizofrenler normal bir insana göre çevreye daha az zarar verme eğilimindedirler. Çünkü, içlerindeki korku ya da tedirginlik sebebi ile çevredeki insanlardan uzak durmaya çalışırlar.
Özellike paranoyak şizofreniler toplum içerisinde hiç bir sorun yaşamazlar. Bu hastalar daha çok kendilerine zarar verirler.
Cevap: Öngörülebilirlik Çünkü kendinizi gıdıklamak için harekete geçtiğinizde beyniniz kendini bu duruma hazırlar ve anında iletim yaparak yapacağınız şeyi önceden bildiğiniz için gıdıklanmamanız gerekir.Fakat şizofrenlerde harekete geçtikleri an ile beyinlerinin bu duruma tepki vermeleri dopamin hormonunun yüksek olması sebebi ile zamanlama sorunu yaşarlar.
Yazımızı Nobel ödüllü Matematikçi ve bir şizofreni hastası olan John Forbes Nash’in hayat hikayesini anlatan o harika filmi izlemenizi tavsiye ederek bitirmek istiyorum.
Subscribe to:
Posts (Atom)
Birbirinden Anlamlı-Düşündüren Çizimler
Her biri birbirinden farklı konulara değinmiş ve kompozisyon tadında çizilmiş başarılı çalışmaları sizlerle paylaşmak istedik. Çizenlerin b...
-
Snellen Göz Tarama Testi Öğrencinin,sağlıklı bir eğitim-öğretim hayatı sürdürebilmesi için iyi görmesi gerekir. Eğ...
-
Balık Burcu Nasıl Öpüşür? Balık Duygulu bakışlar ve nefesi kesen öpüşmeleri severler. ...
-
Her biri birbirinden farklı konulara değinmiş ve kompozisyon tadında çizilmiş başarılı çalışmaları sizlerle paylaşmak istedik. Çizenlerin b...