Wednesday, October 7, 2015

Şizofreni (Schizophrenia) Hakkında Bilmemiz Gerekenler

Şizofreni (Schizophrenia) Hakkında Bilmemiz Gerekenler


Şizofreninin adlandırılmasını ilk kez Eugen Bleuler (1857-1939) yapmıştır. Bu hastalığa: zihin yarılması-bölünmesi anlamına gelen şizofreni (schizophrenia) kelimesini  1911 yılında literatüre kazandırmıştır. Erken yaşta bunama, unutkanlık durumuna duygu,düşünce ve davranışlar arasındaki bölünmenin de eşlik ettiği bir rahatsızlık olarak tanımlanmıştır.


Şizofreni her ne kadar halk tarafından çoklu kişilik olarak bilinse de aslında Bölünmüş Akıl manasına da gelir ve aslında bir beyin hastalığıdır.

Aslında herkeste az çok bazı şeylere takıntılı olma durumu vardır. Buna tıp literatüründe "Obsesyon" denilmektedir.

Şizofreni Rahatsızlığında Genetik etmenlerin etkili olduğu bilinmektedir, ancak çevresel faktörlerin de oldukça etkili olduğu komplex bir rahatsızlıktır. Yani: Diğer insanlardan, başarısızlıktan, gelecekten korkma durumu, cinsel taciz, travma, aşırı öfke, özgüven ve özdeğer eksikliği yaşama, utanç, suçluluk vs. gibi çevresel faktörlerin etkisi olabilir.




Metabozlizmada Dopamin hormonunun salgılanmasındaki artış: insanın gerçek dünya ile ilişkisini algıda zayıflığa yol açar ve zamanlama ile ilgili sorunlar hissettirir. Halüsilasyonlar görür, Sanrı nöbetleri geçirir.


 


Şizofrenler gerçek ile bağlantı kuramadıkları için rahatsızlıklarının farkında değillerdir.
Şizofrenler hastalıklarının var olduğunu kabullenmezler, hatta kendilerini diğer insanlardan daha üstün görme tutumu sergileyebilirler. Gördükleri sanrıların gerçekliğine, somutluğuna inanırlar.
 



Halüsinasyonlar ve yanılsamalar şizofreninin en belirgin işaretleridir.Halüsinasyonlar hatalı duygusal deneyimler, yanılsamalar ise yanlış ve kanıtlanamayan inançlardır.
 



Hastalıkta erken teşhis çok önemlidir. Şizofreni tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Ancak belirttiğimiz üzere erken tanı gereklidir ve düzenli ilaç tedavisi ile birlikte tamamen yok edilebilir. Psikolojik tedaviden ziyade biyolojik tedavi (ilaç) zorunludur.
Rahatsızlığını kabul etmeme ya da farkında olamama sebebi ile geç kalınırsa tedavi neredeyse imkansız hale geliyor.
 




Şizofreni ile alakalı yanlış bilinen bilgilerden biri de: Bu hastaların çevrelerine karşı saldırgan davranışlar sergilediklerinin sanılmasıdır. Aksine şizofrenler normal bir insana göre çevreye daha az zarar verme eğilimindedirler. Çünkü, içlerindeki korku ya da tedirginlik sebebi ile çevredeki insanlardan uzak durmaya çalışırlar.

Özellike paranoyak şizofreniler toplum içerisinde hiç bir sorun yaşamazlar. Bu hastalar daha çok kendilerine zarar verirler. 

 
Haydi şimdi küçük bir test yapalım. Şimdi:
KENDİ KENDİNİZİ GIDIKLAMAYA ÇALIŞIN.



Eğer kendi kendinizi gıdıklamayı başarabildiyseniz ve gerçekten gülebiliyorsanız: Size hemen şizofreni hastasısınız DİYEMEYİZ tabi ki, AMA bir uzmana görünmekte fayda var. Çünkü normal bireyler kendi kendilerini gıdıklayarak gülemezler ama şizofrenler bunu başarabilir? Neden mi?
 

Cevap: Öngörülebilirlik  Çünkü kendinizi gıdıklamak için harekete geçtiğinizde beyniniz kendini bu duruma hazırlar ve anında iletim yaparak yapacağınız şeyi önceden bildiğiniz için gıdıklanmamanız gerekir.Fakat şizofrenlerde harekete geçtikleri an ile beyinlerinin bu duruma tepki vermeleri dopamin hormonunun yüksek olması sebebi ile zamanlama sorunu yaşarlar.



Yazımızı Nobel ödüllü Matematikçi ve bir şizofreni hastası olan John Forbes Nash’in hayat hikayesini anlatan o harika filmi izlemenizi tavsiye ederek bitirmek istiyorum. 
Ve Bir de güzel karikatür ile :))




 

No comments:

Post a Comment

Birbirinden Anlamlı-Düşündüren Çizimler

Her biri birbirinden farklı konulara değinmiş ve kompozisyon tadında çizilmiş başarılı çalışmaları sizlerle paylaşmak istedik. Çizenlerin b...